Lider olma ruhu şehrimizi, yurdumuzu esir aldı şu sıralar. Elimiz kolumuz belli bir tarihe kadar bağlı olmak zorunda olduğundan, lüzumsuz yerlerde elimize ayağımıza dolanan parti bayraklarına katlanmak zorunda olan bizler, nihai kararı zarf içine sığdırabilecek miyiz orası epey bir şaibeli. Ancak bildiğim tek şey bu kadar tüketim çılgınlığı ile sayısı konusunda çelişkiye düştüğüm bir yığın çocuğun gelecek masrafları çıkarılma olasılığı çok yüksekti.
Bir insan neden lider olmak ister diye düşündüm durup duruken. Aslında durup duruken değil bahsi geçen bayraklardan bir kısmı içinde bulunduğum otobüse dolanıp lider adayıyla mecburen göz göze gelince aklıma düştü bu soru. Liderlik; doğuştan gelince üstü kapalı daha doğrusu sindirilmiş olan meziyetken, sonradan kazanılınca tıpkı lotodan çıkan ikramiyeyi sindiremeyip ilk önce pahalı araba , yat , kat satın alıp sonradan görme olmak gibi.
Şimdilerdeki lider tanımının megalomanlıkla ilintili olması kaçınılmaz dedim ilk önce. Neden insan yüzünü kumaş parçalarına broşürlere , reklam panolarına bastırıp başkalarına ''beni seç beni seç'' demek ister ki (?) Her sabah aynaya bakıp bugün yine güzelim demek gibi bir duygu olsa gerek, ya da cebinde taşıdığı el kadar aynaya kocaman bir gülen yüzle bakıp kendini seyretmek gibi...
Nitekim ben kendi ülkem adına hâlâ : gelmiş geçmiş tek liderin bana sadece bir tek ismi hatırlatmasına şaşırmıyorum.
1 yorum:
yoruyor bunlar beni... bayraklar, sevimsizlikte yarışan şarkılar, gülümseyerek pozlar veren onlarca adam-kadın...
Ben izlerken yoruluyorum..
Yorum Gönder