Sıcak Ayların Serin Geceleri

31 Temmuz 2009 Cuma



"Sıcak ayların serin geceleri olur" derdi dedem. Biz küçüklüğümüzü o serin yaz gecelerinden çıkarıp anlatırdık. Yaz dendi mi o geceler gelirdi aklımıza...Kendini dışarı atmış komşu kadınlarının sesleri arasında oynanan oyunlar gelirdi...Korkan ama yine de saklambaç oynayan arkadaşlar gelirdi. "Sobe" sesleri arasında ordan oraya yarışan veletler gelirdi. Babadan saklı binilen bisikletler, pedal sesleri gelirdi akla. Ailecek çıkılan yürüyüşlerde karışık dondurma alıp külahını çıtırdatmak gelirdi...

Sonra bir de ön balkon, arka balkonumuz vardı bizim.

Ön balkon denilince komşu çocuklarıyla yapılan balkon sohbetlerinden başka şey düşünülmezdi. Lambasız balkonların çekirdek çıtlatan, birbirlerini görmek için arada ayağa kalkan çocukları...Yoldan geçen bir kediye lazer tutup,onu oynatan yaramazları...

Arka balkon vardı bir de. Bu, yaş ilerleyince önem kazanmıştı nedense. Arka balkon, evin arka cephesine baktığından bir sükunet hakimdi oraya. Ara sıra akşam gezmelerinden dönen ailelerin fısıltıları duyulur, bazen bisikletli bir grubun ellerini iki yanına açmış cesur gencine gülünür, bazense gece kuşlarının sesi dinlenirdi. Bir kedi, bir köpek sesi yankılandığı da olurdu. Yan dairenin tv sesi, misafir kahkahaları ise alışılan mevzulardı. Bunlar dışında kalan "sessizliği" dinlemek istemezsen walkman'inin "play" düğmesine basar, kasetin ilk dönme seslerini dinler ve onun bir şarkıya başlama anını beklerdin sabırsızca. Şarkı başladıkça, gözün lacivert gökyüzü üstünde sırıtan aya, yıldızlara kayardı. Bazen şansın yaver gider, gözün kayar kaymaz bir yıldız kayıverirdi. Kayardı o zaman yarılamış bir şarkının hüzünleri...Sarmaşıklar üstünde bitmiş sarı çiçek kokuları gelirdi burnuna o zaman, pembe hayaller gelir otururdu yanıbaşına.

Bazen o arka balkona en yakın arkadaşını getirir, fısıltılar içinde "hayatının sırları" nı anlatırdın. Kıkırdaşmalarla başlayıp, iç geçirmelerle devam eden, esnemelerle son bulan geceleriniz olurdu. Üşüyen kollarınızı sarmalayan yorgan altı sohbetleri bölerdi uykunuzu...En güzel sırlar böyle gecelerde söylenir, en güzel arkadaşlıklar böyle geceleri beklerlerdi...

Serin yaz gecelerine saklamıştın onca mutluluğunu. Serin yaz geceleri, parlak gündüzlerin habercisi olmuştu. Çocukluğunun sevinç dolu çığlığına kulak vermişti onca sene..."Bir oyun ortası duyulan anne sesiyle düşen yüzleriniz"i seyretmişti. Fısıltılarınıza kulak misafiri olmuş sır tutmuştu nedensizce...

Serin yaz gecelerini sevmiştin, sevmiştiniz...

"Sıcak yaz aylarının serin geceleri olur" derdi dedem.
Serin gecelerin sıcak anılarını hatırlayıverirdim hemen...

İyi ki doğdun e.d!

25 Temmuz 2009 Cumartesi


Heeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeyyyyy!
Kocaman bir seneyi daha devirmişiz, takvimler yine 25 Temmuz'a gelmiş..

Takvimde bazı günlerin yanına minik notlar düşeriz hani, o günü diğerlerinden farklı ve özel yapan şeye dair minik notlar.. Doğum günleri, yıl dönümleri vs.

25 Temmuz'un yanındaki minik not der ki: " Bugün Eda'nın doğum günü!"

Geçen 5 senede geçirdiğimiz hem en zor hem de en güzel günlerde yanyana olduğumuz, hem mutluluğumuzu hem sıkıntımızı birlikte yaşadığımız e.d'mizin doğum günü bugün!

Umuyorum ki bu doğum gününden itibaren hayat daha iyi davranmaya başlayacak ona, hem bak başladı bile :)

Nice mutlu yıllara canım arkadaşım!

Hep mutlu ol!

Bugün, yarın, sonraki gün...

Seni çooooook seviyorummmmm :)))

Doğum günün kutlu olsun!

İyi ki varsın canım benim :) İyi ki...

Bitse artık bu yaz

20 Temmuz 2009 Pazartesi

Ben tembel bir insan değilim, hiç öyle biri olmadım. Hep yapacak bir şeyler buldum kendime. Fazla uyumayı bile sevmem zaten..


Ama her insan gibi ben de yapılacak çok fazla şeyim olduğunda isyan etmişimdir "yeter artık, sadece boş boş yatmak istiyorum, hiçbir şey yapmak istemiyorum" diye.

Sanırım isyanım duyuldu, duam kabul oldu.

Arada bir okula gitmek dışında yapacak hiçbir şeyim yok! Daha doğrusu yapmak zorunda olduğum hiçbir şeyim yok ve böyle bir hayata hiç alışkın değilim.

Şahane bir dizi arşivi yaptım kendime, biraz ordan biraz burdan izliyorum. Yakında dizileri birbirine karıştırmaya başlayacağım.

Kitaplarımı okuyorum. Sanırım okunacaklar listem beni yaz sonuna kadar idare eder.

Film izliyorum.

Uyuyorum.

Ama zaman geçmiyor! Bir türlü geçmiyor!

Aslında bir an önce kışa kavuşmak gibi bir isteğim de yok bu sene, çünkü bu kış beni nelerin beklediğinden çok emin değilim. Tamam geleceğin neler getireceğini hiçbir zaman bilmiyoruz ama son 17 senemde sonbahar demek okula başlamak demekti, bu sene değil. O yüzden yazın bitmesini istemeli miyim emin değilim..

Genel olarak sıkılıyorum yani..

Zaten yaz aylarını sevmem, sıcak havayıysa hiç sevmem.

Bu ara aksi bir insan olmuşsam bütün sebebi içinde bulunduğum durumdur!

Ama geçer, biliyorum, geçer..