Küçük çapta bir ağaç toplantısı yaptık bugün İstiklal'de. e.d.'yle metro çıkışında buluşup RedPharos'u almak için Japon Kültür Merkezine attık kendimizi. Bir ara hiç çıkamayacağız sandık ama olsun :)
Günün özeti :)
31 Ocak 2009 Cumartesi
Küçük çapta bir ağaç toplantısı yaptık bugün İstiklal'de. e.d.'yle metro çıkışında buluşup RedPharos'u almak için Japon Kültür Merkezine attık kendimizi. Bir ara hiç çıkamayacağız sandık ama olsun :)
BERRAK İÇİN YARDIM KAMPANYASI
28 Ocak 2009 Çarşamba
Bugün güne biraz garip başladım. İçim biraz buruk. Az önce facebook’ta dolanırken bir yardım kampanyasına denk geldim. Dünyalar güzeli Berrak‘ın tedavisi için gerekli olan bir kampanya. Duyarsız kalmak istemiyorum çünkü beş yaşındaki bebeğimiz, yüzünden gülücüklerin eksilmediği, şeker mi şeker, dünyalar tatlısı bir bebek. Aşağıda Berrak’ın annesi sevgili Belgin Elbirlik Kahyalı‘nın gruba yazdığı mektubu veriyorum. Arkadaşlar lütfen duyarsız kalmayalım Berrak’ın koşup oynayabilmesi diğer çocuklar gibi mutlu ve huzurlu bir yaşam sürebilmesi için en azından bloglarımızda ona yer verelim. Berrak çok mutlu bir çocuk olacak, bu mutlulukta hepimizin yeri olsun arkadaşlar.
“Merhaba,
Ben Belgin Elbirlik Kahyalı. Berrak Kahyalını annesiyim. Berrak 5 yaşında İstanbul üniversitesi Beslenme Metabolizma ve nöroloji servisleri takipli hasta. Halen metabolizma servisinde mitakondriyal hastalık tanısıyla tetkikleri devam etmekte olup tanısı konulamamıştır. Nöroloji servisinde yapılan MR ve EEG taramaları ve genel müayene sonucu CP(Cerabral palsi)tanısıyla takip edilmektedir. Nöroloji uzmanımızın tavsiyesiyle Berrka 5 aylık’tan beri fizik tedavi ve rehabilitasyona devam etmektedir.
Fakat yanlış olan ,eksik olan ,bizim hızımızı kesen birşey var bilmediğimiz,anlayamadığımız. İşte bu sebeple geçen yıl nöroloji doktorumuzunda tavsiyesiyle tüm soru işaretlerinden kurtulmak ve gerçek tedaviyle yolumuza hızla devam etmek için yıllardır yaptığım araştırmalar sonucunda bu hastalığın tedavisinde kızım için tek çare olarak Boston üniversitesi kaldı diye düşündüm. Ve büyük bir heyecanla doktorumla görüştüm. Neden Boston dedim ona.Çünkü dedi Berrak’ın altta yatan bilmediğimiz bir doğumsal metabolik hastalığı var.Eğer bunu bulursak ve gerçek tedaviye yönelirsek Berrak yapılan tüm fizik tedavi çalışmalarına son hızla cevap verecek ve bunu dünyada çözebilecek son teknolojiyle donanmış tek çocuk hastahanesi Boston Childrens Hospital. Eğer maddi durumunuz müsaitse hiç durmayın derim ben dedi.İşte o an çocuğum için yapabileceğim en mantıklı çalışmanın,tüm düğümlerin çözüleceği en doğru hamlenin bu olduğuna karar verdim.
Ve bunu öğrenmek için hemen Boston childrens hospital la yazışmaya başladım.Benden ilk olarak Berrak’ın tüm raporlarını,MR ve EEG sonuçlarını kargoyla onlara göndermemi istediler. Hemen gönderdim. Fakat yapılan incelemeler sonucu gele sonuç beni çok üzdü.İmkanı olmayacak kadar çok fatura çıkarmışlardı. Bunu karşılayacak durumda değildik.Babası ve ben hayat standartlarımızı minumum düzeyde tutarak çocuğumuzun genel tedavilerini ancak karşılıyorduk. Boston a gidip böyle bir tedaviyi karşılamamız imkansızdı.Belki zamanı geldiğinde Berrak sizlere teşekkür etmeyi üstlenir. Tek dileğim çocuğumun konuşabildiğini,başını dik tutup yürüyebildiğini ve çok sevdiği bir müzikte kalkıp dans edebildiğini görebilmek. Babası 5 yıldır her yaz bisiklet satan dükkanların vitrinine bakıyor.Belki ona da çocuğuna bir bisiklet alabilmek sayenizde nasip olur.Hastahane ve yol masrafları toplam takriben 40 000 dolar tutuyor. Fatura raporlarını fatura başlıklı albüme ekledim.Desteklerini büyük bir umutla bekliyoruz.
Saygılarımla,
Belgin Elbirlik Kahyalı
Yardımlarınız için banka hesap bilgileri:
GARANTİ BANKASI
ŞUBE: 277 SAHRAYICEDİT
HESAP:6674460
DÖVİZ:YTL
MÜŞTERİ NO:11010093
ADI/ÜNVANI:BELGİN KAHYALI
NOT:Eğer desteğiniz sayesinde gidebilirsek hastanenin kestiği faturayı ve banka dekontunu tüm netliğiyle burada yayınlayacağım“
Gönderen Dilara TAN zaman: 21:15 0 yorum
Etiketler: redpharos, yardım kampanyası
AHKAM KESEN EGO MAĞDURLARI
17 Ocak 2009 Cumartesi
Yeryüzü bizler tarafından işgal altında.
Kendini kurtarma kaygısındaki insanlarız biz, cesurca hareket edemeyen, özgürlüğü elimize aldığımızda yüz bulup daha fazlasını isteyen, verileni sorgulamadan alan, hep benim diyen, karşımızdaki konuşurken gözlerini kaçıran, sonra elleriyle kulaklarını kapatan, sıra bize gelince elimizde hoparlör eksikliği çeken...
Zamanı durdurup sürekli kendi menfaatimize akmasını bekleyen, hırslarının kölesi olup gelecek hesaplarıyla bugününü harcayan, yürümek gerekirken koşan, koşmak gerekirken karşıdan bakan.
Susan, sustuğu vakit; ukala bakan.
'' neden?'' diye sorulunca ''ben bilmem, o yaptı'' diyen... Dünyanın her bir metrekaresini ele geçirip neslimizin devamını bırakmadan asla gitmeyen, ağaçları sadece ısınmak için kullanan, yapraklarını koparmak için bekleyen, bir yere yetişmek için yol kenarında başını uzatmış çiçeğe ayak darbelerimizi savuran, para vererek içtiği suyun şişesini toprağa atan , para vermeden içtiği ya da tükettiği suyun haddini bilmeyen, havasına soluduğundan fazlasını veremeyen...
Can vermediklerimizin canını alan, farklı olanlara gülen, beğenmediğini eliyle iten, kucak açmayı aklına getirmeyen...
Hep başkasından öncü olmasını bekleyen, öncü olan yolun zor kısmını aşınca onu geri ittirip zaferi ben kazandırdım diyen, ''helal olsun bana'' diyen... Biz değil hep ben olan...Döver gibi konuşup karşısındakinden yüksek ses duyunca ''beni neden dövüyorsun ki şimdi?'' diyen masum...
Bizleriz inanın...
Her birimizin içinde zaman zaman kendini gösteren canavarların esiriyiz! sağa sola ahkâm kesen bizler aslında egolarımızın mağdurlarıyız! malubuz...
Şiddete meyyalim vallahi dertten!
15 Ocak 2009 Perşembe
Dünyanın en sakin insanı bile olsanız sabrınız bir yere kadar dayanıyor değil mi?
Yankıya cevap
13 Ocak 2009 Salı
Okul yolu çok uzun geldi bugün bana gerçi zaten dersim yok ama gene de evden çıkasım yok. Haftaya başlayan sınavlar umrumda değil,kuş gibi hafifim. Pişman olacağım şeyler yapıyorum daha doğrusu " hiç birşey yapmamak"tan dolayı pişman olacağımı biliyorum.
Elimde bir tshirt, sevilenin kokusu sinmiş üzerine, kulağımda en güzel melodiler beraberken dinlenen ve fotoğraflar var ekranımda yan yana, kafa kafaya çekilen. Saatler geçemek bilmez, kitabı okusan da anlamazsın. Biri sana seslenir yan odadan ama duyduğun ses gelir en derin kuyudan, umursamazsın.
Hayat çok şey öğretiyor bana. Yürümeye başladım derken bir bakıyorum emekliyorum. "Bağlanmak" duygusu ve "çok sevmek" bir duvar örüyormuş etrafına, yıkılması çok zor. Keşkeler gelip geçerken gözünün önünden asıl önemli olanın yapamadıkların değil onunlayken yaptıklarınmış bunu anlıyorsun.
Şimdi elimde bir kitap var; zaman zaman baştan sona okuduğum ya da sevdiğim yerlerden alıntılar yaptığım bir kitap. Aslında ona vermek için özellikle almıştım aynısından bir tane daha ama unuttum yanımda götürmeyi. Mutsuzluk anında umut veren bir kitap bu bakın benim için ne demiş;
-Günaydın dedi yine de.
-Günaydın...Günaydın...Günaydın, diye yanıt verdi yankı.
-Kimsiniz? diye sordu Küçük Prens.
-Kimsiniz...Kimsiniz...Kimsiniz, diye yanıt verdi yankı.
-Dostum olun,yalnızım,dedi Küçük Prens.
................
Gönderen Dilara TAN zaman: 10:29 4 yorum
Etiketler: hayat, küçük prens, redpharos
Görsel algınıza göre karakter analizi...
9 Ocak 2009 Cuma
rüyalar gerçek olsaaaaa
Sıkıntılı ve stresli zamanlarda tuhaf rüyalar konusunda sınır tanımıyorum!
İyiki doğduuun sLnnnnnnnnnnn :)
5 Ocak 2009 Pazartesi
Heeyyy bugün sLn'imizin doğum günüüü. Dün gece 00.00 da yazacaktım bunu ama uyuya kalmışım :). Şimdi eve geldim ve baktım kimse haberini vermemiş hemen yazayım dedim. Biraz geç oldu aslında buraya yazmak için ama gün daha bitmedi :)Canım benim nice senelere iyiki doğdun bu blog sensiz ne yapardı bilemiyorum valla :D
Gönderen Dilara TAN zaman: 21:30 6 yorum
Etiketler: doğum günü, redpharos, sLn