August Rush

23 Temmuz 2010 Cuma



"The music is all around us. All you have to do is listen."

Bu film hakkında birçok yorum okudum. Aslına bakarsan yorumlara bakınmadan bir filmi indirmiş olmam pek mümkün değil. Bu filmi izleyenler yorumlara göre ikiye ayrılıyor:

mucizelere inananlar

ve
inanmayanlar

Mucizelere ben inanırım. Adı üstünde "mucize"dir. Olağan dışı, olağanın üstünde bir şeydir. Ama varsa öyle bir şey olabilir. Neydi Olasılıksız kitabının bize ilk öğrettiği şey: Bir şeyin gerçekleşmesi çok düşük bir olasılığa bağlı olabilir. Ama ona "olasılıksız" denilemez.

Bana hayalperest diyebilirsin sayın okuyucu. Çok fazla hayalim olmasa da sırf hayalleri seviyorum diye sarf edebilirsin bu sözleri. Aldırmam. Çünkü biliyorum ki senin de var hayallerin. Kimin yok ki? Peki, gerçekleşeceğine azıcık da olsa inancı olmadığı bir şeyi neden kurar insan? Hayal kuruyorum, çünkü kendime bile söylemediğim bir inancım var: O hayal birgün gerçek olabilir.

Ve sen. Evet, evet sen, mucizelere inanmayan ama hayal kurmaktan da geri durmayan... Bu filmi sevmedin. Çünkü inancın olduğu kadar karamsarsın da. Hayallerini gizli gizli yorgan altlarında kuruyorsun ve kimseye bundan söz etmiyorsun. Olağanüstü bir şey görünce duyunca, onun altında bir şey arıyorsun. Bu bir filmse "Türk filmi gibi işte" deyip basıyorsun kahkahayı. Hayallerinin arkasında duracak gücün de yok.

Bana gelirsek... Çok içten dileyip de ulaşılan harika hayallerin sahibi değilim ben. Küçük dileklerimin gerçekleştiği zamanlar oldu ama büyüklere hiç sıra gelmedi. O yüzden "tabii sen şöylesin" denecek bir tarafım yok. Yalnız, seviyorum hayallerin gerçekleştiği yerleri. TV'de bir yarışmayı kazanan insanın yüzündeki ifadeyi, romandaki mutlu sonları ve filmleri... Biliyorum olamaz öyle şeyler, bazen abartılıyor gibi bir düşünce kafamdan geçmiyor değil ama abartmaya değer değil mi o hissettirdikleri?

Bu filmde de "olmaz" denilen şeyler oluyor. Müzik herkesi mutlu ediyor. Müziğin izini süren mutluluğa erişiyor. Olmaz dediklerinin bazıları oluyor, elden ne gelir? Çekilen bir filmi yeniden çekemezsin ya! Bırak. Mucizelere inanmayan insan, bırak. Bırak bir yerlerde gerçekleşsin hayaller. Bir yerlerde mucizevi şeyler olsun, bir yerlerde mutlu son olsun. Sen yine de söyle sonunda "Ahaha böyle biteceğini biliyordum" de. Sanki biz tahmin edemedik mi?

Ama durup itiraf et.

İçinden edersen biz bile duymayız:

"Mucizeleri görmek güzeldi" de.

Seni duymuyorum, müziği dinliyorum. Çünkü o her yerde...

Tam da ağustos başlamak üzereyken...


3 yorum:

Selin dedi ki...

uzun zamandır izlenecekler listemde ama bir türlü olmadı :)

Syntinen dedi ki...

Bu filmi çok sevdim diye değil de bu filmde ağladım diye eleştirildiğim(!) olmuştu.. Öyle bir yazmışsın ki "al işte ağladım ama neden ağladım!!" başlığı ile göndermek istiyorum bunu o beğenmedim'cilere (((.

a. dedi ki...

GÖndersen bile göreceklerini sanmıyorum ben. İnsanların "en iyi ben bilirim" huyu var ya, kör ediyormuş gözleri meğersem...

Ama bu filmi seven insanlarla sevgi pıtırcığı olabilirsin bence. Sorun yok :))