Okulun ilk günü...

24 Eylül 2009 Perşembe

İlkokuldayken heyecan demekti okulun ilk günleri.. Yaz boyunca görmediğin arkadaşlarla bir araya gelme, o seneki dersleri öğrenip defter-kitap listesini alıp kırtasiyeye koşma... Okul alışverişi, rengarenk defterler, kalemler, silgiler...


Yeni kitap kokusu..
Yeni çanta kokusu..

Ortaokula gelince biraz daha farklı oldu heyecan. Her sene yeni yeni öğretmenler gelirdi ya, merakla okula giderdik o seneki öğretmenlerimizi görmek için. İlk günler yanıma aldığım boş defterin ilk sayfasında ders isimleri yazardı, öğretmenler geldikçe derslerin karşısına onların isimleri yazılırdı. Kimisi adını soyadını yazmazdı tahtaya, ağzında geveleyerek söylerdi, hepimiz farklı bir şey anlar dersten sonra oturur tartışırdık ne dedi şimdi bu adam diye.

Eğer gelen öğretmen ilk günden kendini sevdirmişse onun ismi daha özenli yazılırdı. Daha çok dikkat edilirdi nedense..

Sonra liseye geldik. "Ufff okul açılmasın yaaa" dediğimiz zamanlara. Okul ve ev birbirine uzak semtlerde olduğu için yaz boyu kolay kolay görülemezdi arkadaşlar. Okulun ilk günü yine "arkadaşlara kavuşma" anlamı taşımaya başlardı. Kendimizi çok büyük görürdük ya, ne renkli kalemler alırdık ne kap kağıtları.. Çocuk işiydi hepsi.

Sonra üniversite yılları başlayınca okulun ilk günü diye bir kavram kalmadı hayatlarımızda. İlk hafta okula gidilmezdi, ikinci hafta da öylesine gidilirdi.

Bir defter alır sene boyunca bütün derslerdeki notları ona yazardık. Kitap yerine de bol bol fotokopimiz vardı.. Karışıktı zaten üniversite hayatı, biraz öğretmen olurduk biraz öğrenci. (eğitim fakültesinde okumak böyle bir şey...)

Sonra o da bitti.

Bugün birileri için "okulun ilk günü"ydü. Benim içinse öğrencilik hayatımın bittiğini daha iyi idrak ettiğim gün oldu. Yol boyu etraftaki çocuklara kıskanarak baktım. Staj yaptığım okulun önünden geçerken oradaki çocuklara uzun uzun baktım.. Onlarla uğraştığım dönemde okul hiç bitmeyecekmiş gibi görünürdü gözüme. Ama bitermiş, her şey gibi.

Okul üniformalarıyla geldi öğrencilerim bugün.
Sanırım kıskandım...

Geçen sene de bahsetmişim okulun ilk gününden: http://slnnn.blogspot.com/2008/09/okulun-ilk-gn.html

İyi bayramlar...

20 Eylül 2009 Pazar

Bu yazıyı görüp göremeyeceğinizden emin değilim, sorun nedir bilmiyorum ama blogger açılamıyor yine. Yeni bir yasaklamanın bizi beklemediğini umuyorum sadece...

Bugün bayram!

Bayramda nerede olmak istiyorsanız orada olursunuz dilerim.

Yanınızda kimlerin olmasını istiyorsanız onlar olsun.

Her şey olmasını istediğiniz şekilde olsun...

İyi bayramlar!

Hiçbir şey göründüğü gibi değil!

14 Eylül 2009 Pazartesi



Birden bir kapı açılır ve kapıyı açan kişi gözlerini mümkün olduğu kadar kocaman açıp öylece kalıverir. Birilerinin onları gördüğünü fark eden bir grup insan, ki bu çoğu zaman iki kişi olur, yaptıklarından sıyrılıp o cümleyi haykırırlar:

-Hiçbir şey göründüğü gibi değil!

Filmlerde olur genelde böyle şeyler. 70-80. yılların filmlerinde bolca karşılaştığımız, karşılaşılacağını önceden adımız gibi bildiğimiz ama hiçbir şeye "dur!" diyemediğimiz olaylar zinciri...

Çoğu şey hep filmlerde olur, tamam, ama yok mu gerçek hayatta böyle şeyler? Ben çoğu şeyi gördüğüm şekilde yorumluyorsam, kalkıp sormaya cesaretim yoksa mesela...Ve o birçok şey, benim algıladığımdan çok çok farklıysa "hiçbir şey göründüğü gibi değilse", o zaman n'olacak? Kim çıkıp "Hiçbir şey göründüğü gibi değil!" diyecek?

Bilmediğimiz her şeye yaptığımızı mı yapacağız yine? Bir kalıp uydurup, öyle kabul edip, yola devam mı edeceğiz?

Sahi neden bu yola "öyle ya da böyle" devam etme isteği?