Ne demiştin?

1 Haziran 2009 Pazartesi


"Erkekler ne söyler kadınlar ne anlar" isminde bir film gösterimdeydi geçtiğimiz haftalarda.Bir kitaptan uyarlanmış ama kitabı okumadım, herhangi bir fikrim yok..


 Komik filmlerle aram iyi değildir, duygusal-komedi türünde son yıllarda yapılmış filmlerin çok azını izlemişimdir.. "Ben ağır filmlerin insanıyım" demiyorum ama sadece bir "You've got an e-mail", bir "Pretty Woman" ve hatta bir "Notting Hill" tadı almak istiyorum, alamayınca üzülüyorum ve izlemiyorum..

Bu filmin ismini görünce dünyanın en kötü filmi bile olsa izleyebileceğimi hissettim. Film bittikten sonra yine erkek milletinin söyledikleri bana bir anlam ifade etmeyecekti muhtemelen ama bir de başkalarının gözünden görmek istedim bu durumu galiba..

Klasik geyiktir kadınların anlaşılmaz olduğu. "Kadınlar ne istediklerini bilirler, belli de ederler asıl o erkekler yok mu erkekler" geyiği yapmayacağım, korkmayın. Tek söyleyeceğim erkeklerin de en az kadınlar kadar anlaşılmaz oldukları..

Ama bunu kötü anlamda söylemiyorum. Ben herhangi bir insanın başka bir insanı anlayabilmesine zaten çok fazla ihtimal verebilen biri değilim. Geçmişimiz farklı, olayları algılayışımız farklı, değer yargılarımız farklı, sen ve ben tamamen farklı iki bireyken birbirimizi nasıl anlayabiliriz? Küçük noktalarda buluşabiliriz ya da sahip olduklarımız benzer bir duruma aynı tepkiyi vermemize sebep olabilir ve öyle bir durumda karşıdakinin bir hareketi neden yaptığına dair doğruya yakın bir tahminde bulunabiliriz. O kadar..

Filmde bir ilişkiye başlamadan öncesi anlatılmış, ben asıl sonrasını merak ediyordum ama olsun..

Kesinlikle her insanın öyle ya da böyle yaşadığına inandığım durumlarla başlıyor film.

"Amaaaaan sana adam mı yok bee, otursun o üzülsün seni kaybettiğine"ler, "seni zaten hak etmiyordu"lar, "bu erkekler hep böyle"ler, "ben de yaşadım, böyle böyle oldu, sen de şu kadar zamanda atlatırsın"lar...

Biz insanlar herkesin farklı olduğu gerçeğini zaman zaman unutuyoruz galiba :) "Ben şu kadar zamanda atlattım, sen de o kadar zamanda atlatırsın", "ben ilaç kullandım sen de kullanmalısın", "sen yaşadığın acıyı hafifletmek için bunu bunu yapmıştın, ben de yapmalıyım" vb cümlelerin bolca kurulma sebebi tam olarak herkesin aynı olduğuna inanmamız bence.

Dünyanın farklı yerlerinde yaşayan, farklı dilleri konuşan kadınların "niye aramadı" şikayetleri ve çevredeki arkadaşların çeşitli teselli cümleleriyle giriş yapıyoruz konuya. "Aaa bir dakika ben de böyle demiştim", "Aaa bana da böyle demişlerdi" cümleleri geçiyor aklımızdan o sıra..
("Çadırının numarasını unutmuştur" ve "aslan yemiştir" denmedi tabi..)

Normalde oyunculukları hakkında olumlu şeyler düşündüğüm oyuncuların bir araya sanki zorla getirilmiş oldukları hissiyatı, nefret edermiş gibi oynamaları zaman zaman sıkıntı yaratsa da azimle devam ettim izlemeye.

İlk 1 saatin sonunda bütün erkeklerden nefret etme noktasına gelmiş olabilirim :) Ama 2. saatin sonunda sevgiyle gülümseyen o insan yine bendim :)

Sürprizlerle dolu bir film değil ama yine de fazla detay vermek istemiyorum izleme ihtimali olanlar için. Sadece "istisna olmak"la ilgili muhabbetten etkilendiğimi söylemek istiyorum, izlerseniz dikkatinizi çeksin lütfen :)

Erkeklerin her yaptığı hareketi olumlu olarak algılama eğilimindeki kızlar tanıdık geldi, telefon başında oturmuş bekleyen kızlar, aramıyor olması için kendi kendilerine bahaneler üreten kızlar, hiçbir zaman kötüye yormak istemeyen kızlar... Hepsi tanıdık geldi :) 

Haa bir de her şeyi bırakın Gigi'nin sevimli hikayesi için bile izlenir film :)

Çok ilham verici bir şey değil ama "olur bee, niye olmasın" derken yakaladım ben kendimi filmin sonunda, siz ne hissedersiniz bilmem..

Dediğim gibi filme bayılmadım, ama oturmuş filmden sonra düşündüklerimi yazıyorsam vardır bir hikmeti..

(sLn duygusal-komedi anlatıyor, bugünleri de mi görecektik...)

0 yorum: