birinci gün deneyimleri ( tatlı mı tatlı)

30 Eylül 2008 Salı

Bayramda karşılaşılan, bayramlaşılan şeker insanların yanısıra hepimiz biliriz ki bu gün hoş bir tatlı akımından nasibini alır bir çok insan. Nefsine dur diyebilenler, şerbetli tatlı yemem diyenler, çikolata değil şekeri severim diyenler de var elbet ama azınlıkta kaldıkları inancı ağır basıyor bu yoğun geçen ilk günün ardından.

Özetle bayramın bir de tatlı yönü var...

Ramazan süresince dinlenen bünyelerin şenlik tadında yaptıkları güzel kahvaltılar , bunların akabinde kimilerinin yoğunluktan nefes alamadığı , kimilerininse ''birileri gelse de artık biz de gitsek'' dediği saat dilimleriyle baklava dilimlerinin tüketilme hızı yarışa girer. Misafir için hazırlanan baklavanın talibi çok olur, çünkü anne baklavası tüm rakipleri egale ederek listede ilk sırada yer alır bir çoğumuz için. Kıymetlidir ve her anneninki farklıdır. Komşu teyzeler gün gelir yaptıkları tatlılarla anılırlar. Cevizini bol koyan Emine teyze, terayağını eksik etmeyerek rakipleri bir hayli zorlayan Nejla teyze anımsanır... Ziyaretleri hala mümkünse, çoktan o evin kapısı çalınmıştır zaten. Baklava dilimi bahanedir o evin kendine has bir kokusu vardır.

Gün gelir şartlar değişir. Koskoca eviniz varken bir de bakarsınız evin alanı küçülmüştür anne baklavası sizin için akrabaların yaptıklarında aranan bir lezzet olmuştur ama 7 kat hamurdan yapılan, ince açılmış bol cevizli baklavanın değil tadını görüntüsünü bile bulamazsınız...Tabi bu olayın tatlısal yaklaşımıdır sadece. Dilimlere saklı geçmiş günler kafanızda bir bir bütünü oluşturur siz farkında olmadan. Tepsideki dilimler kocaman bir yuvarlak oluşturuverir. ''İşte dünya!'' der gülümsersiniz acı-tatlı.

Mutluluk dilimleriniz olsun bu bayram, en bol fındıklısından, en bol cevizlisinden ya da ''bu bayram baklava açamadım o yüzden hazır aldık ama bu da güzelmiş değil mi? '' tadındakilerden.


0 yorum: